Uluslar arası Af Örgüt`nden Türkiye sert eleştiriler
Uluslararası Af Örgütü`nün dünyada insan haklarının durumuna ilişkin yayımladığı yıllık raporunda, Türkiye`de internetin keyfi olarak kısıtlandığı ve `Silahlı Kuvvetleri, Ermeni ve Kürtlerin durumlarını ve devam eden adli kovuşturmaları eleştirenler hakkında Ceza Kanunu`nun farklı maddelerinden davalar açıldığı` belirtildi.
LONDRA - Merkezi İngiltere`nin başkenti Londra`da bulunan ve kendisini "insan haklarının korunması konusunda kampanya yürüten uluslararası bir hareket" olarak tanımlayan Uluslararası Af Örgütü, 2011 raporunda Türkiye ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Raporda, "Terörle Mücadele Kanunu`nda ve anayasada yapılan değişiklikler ve düzenlemeler insan haklarının geliştirilmesi açısından olumlu adımlar olsa da gerekli köklü değişimin yaratılmasında yetersiz kalındığı" kaydedildi.
Türkiye`de ifade özgürlüğü hakkını ihlal eden cezai kovuşturmaların devam ettiğinin bildirildiği raporda, "Önerilen bağımsız insan hakları mekanizmaları kurulmadı. İşkence ve diğer kötü muamele raporları devam etti ve kolluk kuvvetlerine yönelik soruşturma ve kovuşturmalar etkisiz kaldı. Terörle mücadele yasaları kapsamında bir dizi adil olmayan yargılama yapıldı. Bombalı saldırılar sivillerin ölümüne neden oldu. Vicdani retçi, lezbiyen, gay, biseksüel, travesti, transseksüel, mülteci ve sığınmacıların hakları yasalarla güvence altına alınmamaya devam etti. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde ancak asgari düzeyde bir ilerleme görüldü" ifadelerine yer verildi.
Mayıs ayında, BM İnsan Hakları Konseyi`nin Türkiye`nin insan hakları sicilini değerlendirdiğinin hatırlatıldığı raporda, hükümetin tavsiyelerin çoğunu yerine getireceğini belirttiği ancak özellikle azınlık haklarının daha fazla tanınması, Ceza Kanunu`nun ifade özgürlüğünü kısıtlayan maddelerinin değiştirilmesi ya da kaldırılması önerilerini reddettiği kaydedildi.
Af Örgütünün raporunun Türkiye ile ilgili kısmındaki ifade özgürlüğü başlığı altında ise, "Tabu haline gelmiş konularla ilgili daha açık tartışmalar yürütüldü. Yine de Silahlı Kuvvetleri, Ermeni ve Kürtlerin durumlarını ve devam eden adli kovuşturmaları eleştirenler hakkında Ceza Kanunu`nun farklı maddelerinden dava açıldı. Ayrıca, ağır hapis cezası içeren ve uzun tutukluluk dönemleriyle sonuçlanan terörle mücadele yasaları, meşru ifade özgürlüğünü kısıtlamak için kullanıldı. Haklarında en sık dava açılanlar arasında Kürt siyasetçiler, gazeteciler ve insan hakları savunucuları bulunuyordu. Keyfi sınırlamalara devam edildi, internet sitelerine erişim engellendi ve gazetelerin yayınına geçici olarak son verildi. Düşüncelerini açıklayanlara yönelik şiddet tehdidi devam etti" değerlendirmesinde bulunuldu.
İŞKENCE VE DİĞER KÖTÜ MUAMELELER BÖLÜMÜ
İşkence ve diğer kötü muameleler bölümünde ise Türkiye`de özellikle gösteriler sırasında ve gözaltı haricinde olmakla birlikte, gözaltında ve cezaevine nakil esnasında da işkence ve diğer kötü muamele yapıldığı iddialarının devam ettiği bildirildi. Kasım ayında BM yetkililerinin, "birçok, süre giden ve kapsamlı işkence iddialarıyla mücadele etmeleri için" Türk yetkililere bir dizi tavsiyede bulunduklarına dikkat çekildi.
"Devlet görevlileri tarafından yapılan insan hakları ihlali soruşturmaları yetersiz kaldı" denilen raporda, soruşturma açıldığında da davaların etkili olmadığı ve sürekli uzatıldığı kaydedildi. Raporda şöyle denildi:
"Delillerin görevliler tarafından yok edilmesi ve hak ihlali iddiasında bulunanların karşı suçlamaya uğraması cezasızlığın sürmesine neden oldu. Hükümetin önerdiği bağımsız insan hakları mekanizmaları kurulmadı. Örneğin, İnsan Hakları Kurumu`nun (insan haklarının korunması ve ihlallerin önlenmesinden sorumlu olacak kurum) kurulması hakkındaki yasa taslağıyla ilgili olarak sivil toplumun görüşü etkili bir şekilde alınmadı. Dolayısıyla, kurumun bağımsızlığı konusunda gerekli güvenceler sağlanmadı."
CEZAEVİ KOŞULLARI
Raporun "cezaevi koşulları" bölümünde, tutukluların cezaevinde, özellikle mahkemeye nakilleri sırasında, kötü muamele gördükleri iddialarının devam ettiği, tutukluların tıbbi tedaviye erişimlerinin hala önlendiği ve diğer tutuklularla haberleşmelerine keyfi kısıtlamalar getirildiği belirtildi.
Terörle mücadele yasasına bağlı adil olmayan yargılamaların devam ettiğinin savunulduğu af örgütünün raporunda, "Bu davalarda, adli makamlar, alternatif geliştirmek yerine, aşırı uzun tutuklulukta ısrar etti; avukatların elinde ise, bu tür tutuklulukların yasallığını sorgulamaya yarayacak etkili bir mekanizma bulunmuyordu" ifadelerine yer verildi.
İstanbul Taksim Meydanı`nın 1 Mayıs kutlamalarına açılması için sendikaların uzun zamandır devam eden taleplerinin bu yıl ilk kez kabul edildiğine dikkat çekilen raporda, gösterilerin geçmiş yılların aksine barış içinde geçtiği kaydedildi.
"Yasal düzenlemelerin ardından gösterilere katıldığı için yargılanan çocukların büyük bir çoğunluğunun serbest bırakıldığının" belirtildiği raporda, "Fakat, bazı illerde çocuk mahkemelerinin olmayışı gibi çocuk adalet sistemindeki eksiklikler ele alınmadı ve uzun süre tutuklu kalan çocukların rehabilitasyonu ve kötü muamele iddialarının araştırılması için gerekli adımlar atılmadı" denildi. Askerlik hizmetine karşı vicdani reddin iç hukukta tanınmamaya devam ettiğinin kaydedildiği raporda, mülteci ve sığınmacılar konusunda ise, geçici sığınma prosedürlerine erişimin keyfi bir biçimde engellendiği ileri sürüldü.
Af örgütünün raporunda "kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet" bölümünde ise şu ifadelere yer verildi:
"Hükümetin aile içi şiddetle mücadele için hazırladığı 2007-2010 Ulusal Eylem Planı, koordinasyon eksikliği, yetersiz kaynak tahsisi ve ölçülebilir hedeflerin noksanlığına bağlı olarak önemli bir ilerleme kaydetmedi. Aile içi şiddete uğrayan kadınlara yönelik sığınma evleri sayısının yasalarda belirtilenin çok altında olması, kritik bir durum arz etmektedir. Resmi kayıtlara göre, geçen yıl açılan sekiz sığınma evi ile birlikte sığınma evlerinin sayısı 57 olmuştur." (aa)
Kaynak: Radikal.com.tr 13.05.2011
|
|
Eklenme Tarihi : 14.05.2011 |
Haber Editörü : Administrator |
«« GERi
|
Bu haber 428589 kez okundu.
|
Haberi Paylaş |
Face
|
Blog
|
Frien
|
Mysp
|
Twit
|
|
Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan gabile.com sorumlu tutulamaz.
Habere Yorum Yaz |
|
Etkinlikler- Veranstaltung- events
22 Mayis 2011 Ankara Homofobiye ve Transfobiye Karşı Yürüyüş
22.Mai 2011 Demonstration gegen Homophobie und Transphobie i Ankara
May 22, 2011 demonstration against homophobia and transphobia in Ankara
16 Haziran 2011 saat 11.40 Üsküdar 1. Agir Ceza Mahkemesi-Baglarbasi Ahmet Yildiz davasi 7. Durusmasi
16. Juni 2011 um 11:40 in Üsküdar.Baglarbasi 1.Strafkammer für Kapitalverbrechen: 7. Instanz vom Ahmet Yildiz´s Mordprozess.
16th June 2011 at 11:40 am in Üsküdar-Baglarbasi -Istanbul. 1th Court for crimes: 7th Instance of Ahmet Yildiz`s murder trial.
19 Haziran 2011 Saat 17.00 Taksim Trans Yürüyüsü
19 Juni 2011 um 17:00 Transen Demonstration am Taksim Platz-Istanbul
June 19, 2011 at 5:00 pm Transexuals demonstration at Taksim Square-Istanbul
26 Haziran 2011 Saat 17.00 Taksim Meydani Escinsel Onur yürüyüsü
26 Juni 2011 um 17:00 Gay Pride Demonstration am Taksim Platz-Istanbul
June 26, 2011 at 5:00 pm Gay Pride demonstration at Taksim Square, Istanbul
Herkezin etkinliklere istiraki beklenmektedir
Jeder ist willkommen, an den Veranstaltungen mitzuwirken.
Everyone is welcome to participate in the events.
Sevgiler
in Liebe
in love
ibrahim can
Yazan : olgun444
Beğen
|
|
aileden sorumlu bakanı alıp milli eğitim bakanı yapar ve sadece tv.`de akıllı tahta açılışları yapmaktan başka bir şeyi beceremezse daha çoookkk şiddet görür kadınlar,kızlar,çocuklar(gay`lerin durumunu hiç söylemiyorum bile)kökten değişim şart ve bu akp ve tayfası ile olcak iş değil!
Yazan : Harpagon
Beğen
|
|
aslında yabancı kaynaklara pek güvenmemek gerek çünkü onlar çok yüzlü kaynaklardır bir bakıma ülkende bazı gelişmeler isterler bir bakıma da ülkenin batması yok olması için çalışırlar dikkatli ve uyanık olmak gerek
Yazan : feritte
Beğen (2 kişi bu yorumu beğendi.)
|
Yorum yazmak için login olunuz
|
|