Eşcinsel evlatlarıyla barıştılar; kendileriyle barıştılar. “Çocuğumun Derneğine Dokunma” diyerek çocuklarını örgütlü mücadelelerinde yalnız bırakmadılar. Artık kendileri de örgütlü…
LİSTAG, “Lambda Aile Grubu” bir zamanlar hayalimiz olan bir şeyin nihayet gerçeğe dönüşmesiydi. Onlar artık bizimle sokağa çıkıp bizimle birlikte gurur duyuyorlar.
Grubun ailelerinden biri de Öner Ceylan’ın anne ve babası. Şule Ceylan; 59 yaşında, ressam. Ömer Ceylan; 66 yaşında, emekli ekonomist. Açılma sürecini ve sonrasını Öner’le değil; onlarla konuştuk. 1998 yazından bugüne neler değişti onların ağzından dinleyelim istedik.
Öner’le cinsellik konusunda rahatça konuşabiliyor musunuz?
Ömer Ceylan: Maalesef yeterince konuşabildiğimi düşünmüyorum. Çünkü bugüne kadar oluşmuş önyargıları ve tabuları yıkamadığımı düşünüyorum.
Şule Ceylan: Oğlum ilkokul 4. sınıftaydı. Bana "genlerin anneden çocuğa nasıl geçtiğini anlıyorum ama babadan nasıl geçiyor?" diye sormuştu. O gün onu tatmin edecek şekilde ve bana göre oldukça cesur yanıtlar vermiştim. Çok gençtim ve belki bu yüzden daha cesurdum. Ama sonraki yıllarda, hayır, ne yazık ki cinsellik konuları ne kızımla ne de oğlumla konuşabildiğimiz konulardan olamadı.
Toplumda cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle baskı ve ayrımcılığa maruz kalan LGBTT bireyler, en fazla ihtiyaç duydukları, en yakın oldukları kişilere; ailelerine bile gizli olmak, yalan söylemek zorunda kalıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ömer Ceylan: LGBTT bireylerin ailelerine bile açılamamaları tam bir felaket ve uzun sürecek bir travmanın başlangıcı. Eğer çocukları ile sağlıklı iletişim kurarlarsa kendilerine yalan söylemelerinin önüne geçebilir ve onlarla sağlıklı iletişim kurabilirler. Ancak toplumumuz maalesef “başkaları ne der” (komşular, akrabalar, vs.) diyerek, başkalarının değer yargıları ile yaşamaktadır. Kendi değer yargılarına ve çocuklarının düşüncelerine daha fazla değer vererek çocuklarını kazanabilirler. Aileler çocuklarını anlamaya çalışarak onlarla daha iyi iletişim kurabilirler.
Şule Ceylan: Kişilerin kimliklerini gizlemelerinin, bir yalanla yaşamalarının çok korkunç olacağını, onları kendi gerçeklerinin dışına itmenin, toplumun en büyük ayıbı olduğunu düşünüyorum. Öncelikle de ailelerin çocuklarına destek vermeleri, onların yanında yer almaları ve tüm sevgileriyle çocuklarının hayatlarını yaşamalarına yardımcı olmaları gerektiğini düşünüyor, bunu diliyorum.
Öner’in size açılma sürecinde neler yaşadınız?
Ömer Ceylan: Önce kız arkadaşının olmaması gibi bazı durumlardan şüphelendim. Ama üzerinde durmadım. Ancak öğrendiğim zaman olumsuz bir tepki vermedim. Çünkü benimsediğim hayat felsefeme göre her birey özgür iradesiyle hayatına yön verir ve onu yaşar. Söylediğim tek şey, zor bir hayatının olacağı oldu. Çünkü toplumumuzun yetişme tarzı ve önyargıları çok olumsuz. Çocuğum daima benim çocuğum. Acısı da sevinci de benim acım ve sevincim olduğu için iletişimimizde bir sorun olmadı.
Şule Ceylan: Oğlum bize açılmadan uzun bir süre önce onun eşcinsel olduğunu hissetmiştim. Fakat bu durumu hiç bilinç düzeyime getirmedim. Düşünmezsem, konuşmazsam sanki onun eşcinselliği engellenecekti. Belki de durumu yok varsayıyordum. Sonra evine uğradığım bir gün yatağında oldukça yüksek bir yastık daha olduğunu gördüm. O anda artık inkâr edemeyeceğim gerçekle karşı karşıyaydım. Artık kabullenmek zorundaydım. Ve geceleri yatağıma yattığım zaman dua etmeye başladım, oğlum düzelsin diye. Bu kadar detaylı anlatmamın nedeni bizlerin de bu konuda ne kadar bilgisiz olduğumuzu ve çaresiz hissettiğimizi vurgulamaktı. O bize açıldığında ben ilk şoku atlatmıştım. Ama bugünkü duruma gelmemin çok kolay olduğunu söyleyemem.
Öner’in eşcinsel olduğunu öğrenmeniz eşcinseller ve eşcinselliğe dair düşüncelerinizi değiştirdi mi?
Ömer Ceylan: Oğlum açıldıktan sonra bilgilerimin çok yetersiz olduğunu, ayrımcılığın boyutlarını gördüm ve bilgilenmeye çalıştım. Bilgilendikçe de eski önyargılarımdan sıyrılıp onun ve arkadaşlarının örgütlü mücadelesini destekledim.
Şule Ceylan: Önceleri eşcinsellik konusu hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmiyordum. Toplumda tanıdığım iki örnek vardı. Zeki Müren`in sanatçı kişiliğine saygı duyuyordum. Cinsel kimliği beni fazla ilgilendirmiyordu. Bülent Ersoy ise cesareti ve duruşu ile takdir ettiğim bir insandı. Zaten eşcinselliğin daha çok travestilik olduğunu zannediyor ve de bana çok uzak bir konu olduğu için de ilgi alanımın dışında tutuyordum. Şu anda hayatımın önemli bir konusu. Oğlum sayesinde çok bilgilendim. Cinselliğin sınırlanmasını, bu konudaki dayatma ve tabuları çok yanlış buluyorum. Herkesin seçimlerini özgürce yaşayabilmesi gerektiğini insan hakları bağlamında savunuyorum.
Ailelerin çocuklarını evlendirme, askere gönderme, torun sahibi olma gibi toplumsal beklentileri karşısında siz ne düşünüyorsunuz?
Ömer Ceylan: Başkalarının değer yargıları ile yaşamamayı öğrendiğim ve bireylerin özgür iradeleri ile seçtikleri hayatı yaşamaları gerektiğine inandığım için bunlar beni ilgilendirmiyor. İsteyen evlenir, istemeyen evlenmez.
Şule Ceylan: Bu konularda oğlumun beni eğittiğini kesinlikle söyleyebilirim. Kendimi ondan gelen eleştiri ve bilgilere her zaman çok açık tutuyorum. Oğlum askere gittiğinde henüz açılmamıştı. Şimdi vicdani retçi olsaydı ne yapardım, onu destekler miydim, doğrusu bilemiyorum. Ama şunu bildiğim kesin; acı çekmesini hiç istemem. Kendi hakkında vereceği kararı desteklerdim herhalde. Evlenmeyeceğini biliyorum. Eşcinselliğini gizleyerek evlenmesini asla istemem. Ama bizim ülkemizde ya da bir başka ülkede eşcinsellerin evlenmelerini ya da özgürce beraber olabilmelerini çok isterim.
Ve son söz…
Ömer Ceylan: Toplumu bilinçlendirerek, hiç kimsenin ayrımcılığa uğramadan hayatını yaşaması adına mücadelenizi sonuna kadar destekliyorum.
cok guzel örnek bende bu aıle kdar şansılıyım aılem destekcım darısı tum escınselerın basına Yazan :Angel_AzraBeğen
cok güzel bir sey bu, insallah böyle aileler daha cok cogalirda ezilmeyiz bu kadar Yazan :turkish_pasifBeğen
süper bişey bunları görmek ben gibi ailesi olanların çoğaldığını bilinçlediğini bana hisettirdi .çok mutlu oldum ne güzel bilinçleniyoruz bizim duygularımızın bir sapıklık değil bir genetik olduğunu inandırabildiğimize biz bunu biraz gec elde ettik belki 30 yaşlara geldik bizden sonra bunu yaşıycaklar için bi yol açıldı daha bilinçli bireyler oluşucaktır.kamusal haklarımızında olduğunu görmek eşcinselliğin bi utanç değili bi yaşam şekli olduğunu kabulenen bi idari sistemde oluşucaktır buna inancım var.olmalıda çünkü sayıca .çok fazla artık bu gay olmak suç değil yaşam kalitesi kültürü tarzını oturtan herkesde yaşıyabileceği her insanın haklarına sahip bi birey olarak ayakta duracağı bi yaşam stili.bunu ben ve ailem yılar önce aştık mutluyuz çünkü bana değer vererek sahip çıktılar çıkmasalar ne oluyo sokaklarda olanlar aileler dışladı die normalemi dönüyo bunu yapmıyalım sahip çıkalım çocuklarımıza ki istenmiyen hayatlara yeşlken açmayım o hayatı saygı kendi mütavazi içinde yaşasın ne zarar görsün ne renvcide edilsin lütfen bunu yapalım artık.glabol bi dünyada eksiğimizi giderelim bu ayıp değil ayıpı dışlayarak da çözüm olmaz zaten sarın sarılan ve mutlu olun inanın da huzur dolu bi hayat yaşanıcaktır . Yazan :bluestarsBeğen
Bence insanların en önemli eksiği, hala Türkiyede bir-iki tane gay oldugunu sanmalarıdır. Bence bir sürü erkek biseksüel ve gay var ama bilinmiyor. Bunu toplumun bilmesi lazım. Bir şekilde normal hayatını yaşayan topluma, aslında bakkalın da, yan komşusunun da, 6 çocuklu imamın da gay, pasif oldugunu anlatabilmemiz lazım. Buna TOPLUMSAL UYANIŞ, FARKINA VARMA diyoruz. Tüm toplum, homosexüelliğin, en dindar kesimde bile sıklıkla rastlanabilen bir olay oldugunu anlarsa, GAYLIK Türk toplumu tarafından kabul görecektir. Halk `Aaaa bak, her yerde var, bizde kabul edelim artık` diyecektir. Bence gizli eşcinselleri DEŞİFRE EDIN ki herkese heryerin gaylarle dolu oldugunu görsün. Tek çözüm budur. Yazan :CalgaryBeğen
dikkat çekici, doğru cümlelerin altı çizilerek hazırlanmış bir röpartaj yazısı olmuş.. öncelikle hazırlayanın aklına ve eline sağlık... eşcinselliğin hala kendi içimizde bile ne demek olduğunu anlayamamış bir çok insan için de eğitici bir yazı olduğunu düşünüyorum.. uçkurunun bağlarını koparmış, fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak arzusunda gözleri dört dönen, kendini eşcinsel olarak değilde bu ilişkide üstlendiği rollerle tanıtan ``insancıklar`` içinde ders niteliğinde bir yazı olmuş.. herşey bir tarafa beni yazıyı okuduktan sonra mutlu eden nokta şu oldu... ailesinin desteğini yanına alan bu arkadaşımız, artık daha sağlıklı bir ilişki kurabilir.. sevgili yada kendine bir eş edinmenin sözlük anlamından çok gerçek anlamını hayatının bir parçası olarak yaşabilir.. geleceğe dair planlarını konuşurlarken bunun bir hayal olarak kalacağı korkusuyla değilde bunu gerçekleştirebilmek için önlerinde kendilerinden başka bir engel olmadığının bilinciyle daha büyük umutlarla planlarını yapabilirler... yani GERÇEK BİR İKLİŞKİ yaşayabilirler.. bu anlamda gerçekten çok mutlu oldum.. bu desteğin, bu tür bilinçli yaklaşımların milyonlarca gay arkadaşımı bulması dileğiyle.. saygılar.. Yazan :drhardBeğen
15 dk önce yemegimi hazırlayıp bilgisayar karşısına geçtim, buraya bi bakayım dedim ve haberlerde gözüme bu haber takıldı, okumadan geçemezdim, okurken bilinçsiz bir şekilde gözlerimden yaşlar akmaya başladı, çok duygulandım, yemek bogazıma dizilmeye başladı ama bu mutluluktandı, keşke ailemde böyle olsa idi,diye bir cümle kurmuyorum ne güzel iyi ki onun ailesi böyle bir aile diyorum onların anlayışına hayranım, umarım bununla ilgili daha çok haber okuruz,farco fatyos un(umarım duogru yazmışımdır, degilse özür dilerim)yazdıgı hikaye de içler acısı, paylaştıgı için teşekküerler, halen aglıyorum, çok tuhaf......... Yazan :ATESLEbeniBeğen
Haberdeki resmi görünce hemen aklıma Nazım`ın«Sen mutluluğun resmini yapabilirmisin?Abidin.»sözleri geldi.Aha dedim işte dedim Nazım.Mutluluğun resmini belki Abidin çizemedi ama bak senden yıllar sonra«Ceylan» ailesi o işi becermiş.O resme baktıktan hemen sonrada«Ceylan»ailesinin bu mutluluğunu içleri burkularak bakıcak«Keşke benimde ailem »Bunlar olsa diyicek onbinlerce hatta yüzbinlerce genç gay aklıma gelince içim burkuldu.«Ceylan» ailesi üst bi kültürden geliyor.Baba ve annenin ekonomik statüsüne bakılınca bi çok sorunlarıda aştıkları açıkça belli.Ama benim aklım geçenlerde dizlerime uzanıp satlerce ağlıyan Hasan!a takıldı.Hasan babası bahçe bakımlarında çalışan«Efe» lakaplı Nadir!in oğlu,anneside bi şirket mutfağında çalışan emekçi Hasan da yıllardır tezgahtarlık yapan şu an 25 lerinde emekçi bir gay.Kendinden 2 yaş büyük birde abisi var.Ona açılmaya çalışmıştı Hasan.Daha sözünü tamamlamadan Ağbisi«Seninle aynı gezegende yaşamaktan bile utanıyorum»demişti.İşte Hasan dizlerime uzanıp ağlarken bunları anlatıyordu bir yandan.Son sözlerinde artık benimde gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.«Ulan farco bi gün olsun Ulan!babam saçlarımdan okşamadı benim...» Yazan :farco_tatyosBeğen