Trans kadın Seyhan Arman: Dibe battığımda bile umut ışığı gördüm
BBC’nin ‘Başarmış 100 Kadın’ listesindeki tek trans kadın Seyhan Arman: Umut hep benim içimdeydi. Ben bu sayede ayakta kaldım.
BBC, 2016’da hayatları ve çalışmalarıyla çevrelerine ilham veren ‘Başarmış 100 Kadını’ seçti. BBC’nin dördüncü yılına giren bu proje için dünya genelinden iş, bilim, siyaset, eğitim ve sanatta öncü rol alan kadınlar arasından seçtiği isimlerden biri, Türkiye’den trans kadın Seyhan Arman oldu.
Seyhan Arman 36 yaşında, oyuncu ve aktivist. 2011’de vizyona giren ‘Teslimiyet’ filmi ile 22. Ankara Uluslararası Film Festivali’nden ‘Jüri Oyunculuk Özel Ödülü’nü alan Seyhan Arman, geçen yıl da ‘İnsan Hakları’ ve ‘En İyi Yabancı Film’ ödüllerine değer görülen ‘Nerdesin Aşkım?’ adlı kısa filmin başrolünde rol almıştı.
BBC’nin “Başarmış 100 Kadın” projesine başarıyla oynadığı filmleri ve içinde bulunduğu sosyal sorumluluk projelerinden dolayı seçilen Seyhan Arman, listedeki ilk trans kadın olma özelliğine de sahip.
Biz de, Seyhan Arman’la Türkiye’de trans olmayı ve ‘başarmayı’ konuştuk.
»Klasik soruyla başlayalım: Trans kimliğinizi ne zaman keşfettiniz ve ne yaptınız?
Transseksüel olunmaz, doğulur! 36 yaşındayım 37 yıldır transseksüelim; ana rahmine düştüğüm andan itibaren. Fark etmekse konu, daha ilkokula başlamadan önce farklı olduğumu sonra eşcinsel sonra da travesti olduğumu zannettim. Çünkü herkes gibi ben de fiziksel algıladım cinsiyet kimliğimi. Daha sonra aydım ve aslında her yaşımda, her görünüşümde transseksüel olduğumu anladım. Ve hiçbir zaman gizlenmedim ya da yalan söylemedim. Yalnızca ayyuka çıkmamak için bazı roller yaptım.
»Yani görüntüyü ‘kurtardınız’, peki ya iç sesiniz ne diyordu?
Çok klasik bir yanlış anlamayı düzeltmek isterim; transseksüellik fiziksel görünüşle değil ruhla alakalı bir durum. Feminen eşcinsellerin peruk takmış hali değiliz yani. Transseksüeller eşcinsel olmak zorunda bile değil. Saçımın uzun olması, meme protezimin olması, ameliyat olup olmamam falan önemsiz. Transseksüellik bir özenme durumu da değil. Çok klasik ama erkek bedenine hapsolmuş bir kadındım. Varoluşumu kabul ettiğim ve bir hata ya da günah olduğunu hiç düşünmediğim için saklanma ihtiyacı duymadım. Kaçmadığım için de kovalayan olmadı.
»Türkiye’de farklı olana karşı hoşgörüsüzlük en çok cinsel kimlik meselesinde belli oluyor değil mi?
Maalesef bu ülkede biyolojik kadınlar için de durum vahim. Otobüs süren kadınların haber bültenlerine, manşetlere taşındığı bir kafa yapısı tabii ki transseksüel kadınları tek bir kalıba hapsetmek isteyecek. Farklı olana daha doğrusu farklı sayılana yapılan muamele hep bu. Birçok öteki, o ya da bu şekilde kendini gizleyebiliyor fakat trans kadınlar için bu mümkün değil. İnsanların aklındaki ‘peruk takmış adam’, ‘jiletçi’, ‘hapçı’, ‘dengesiz’ gibi etiketler yok olmadığı sürece de bu durum böyle devam edecek. En pozitif olan bile transseksüel bir öğretmenin çocuğunu okutmasını istemiyor. Çünkü cahil, çünkü yanlış biliyor. ‘Ya özenilerek olan bir durumsa’ diye düşünüyor.
»Peki, siz bu farlılığın ta kendisiyken, size karşı olan hoşgörüsüzlüğü neye bağlıyorsunuz?
Trans kadınlar ‘normallere’ okkalı bir Osmanlı tokadı attığı için afallıyorlar. Çünkü ikiyüzlüler, çünkü herkes her yerde bir maske takıp olmadığı kişiyi performe ediyor. Patronuna, akrabasına, arkadaşına, annesine/babasına ve hatta çocuklarına karşı hep bir rol yapma durumundalar. En kibar, en çalışkan, en efendi, en başarılı, en erkek, en kadın gibi rollere büründükleri için ayan beyan ortaya çıkan birisine tahammülleri yok bence. Mutsuz ilişkiler, başarısız seks yaşantısı, hissettiği kişi olamama; hepsi birer etken olmalı. Yoksa kimin umurunda olur benim kadınlığım, erkekliğim ya da cinsel organım.
»Türkiye translar için nasıl bir ülke?
Türkiye kadınlar, erkekler ve çocuklar için nasıl bir ülke ise translar içinde öyle bir ülke. Fakat trans bireylerin hayatını zorlaştıran bir atmosfer olduğunu inkâr edemeyiz. Maalesef anayasal olarak haklarımız korunmuyor. Varoluşumuzu bile anlatmak durumundayız. 100 basamaklı bir merdiven var ve 100. basamağa çıkıldığında olması gerektiği gibi yaşayacağız ama merdiveni henüz görmeyenler çoğunlukta.
»Somutlaştırmak gerekirse…
Şöyle; hükümet ‘Eşcinsellik bu yüzyılın meselesi değil’ diyerek transları yok sayıyor. Anayasaya cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerini bile eklemediği için katillerimiz ceza indirimi alıyor. Diğer yandan bir bakıyorsunuz her yere metro yapmışlar ama bazı translar o metroya binemiyor bile.
»Nefret cinayetleri korkutucu rakamlara ulaşmış durumda. Günlük yaşamınızda şiddetin hangi türlerine maruz kalıyorsunuz?
Şiddetten kastınız nedir? Bir cadde kenarında dövülüp atılmak mı? Yakılarak öldürülmek mi? 67 yerinden bıçaklayan katile ceza indirimi verilmesi mi? İş verilmemesi mi? Toplutaşımayı kullanamamak mı? Annesinin sesini duyamamak mı? Babası tarafından ölüm tehdidi almak mı? Ayarsız, zavallı, ucube olarak görülmek mi? Yolda yürürken atılan bir bakış mı? Cebindeki pembe kimliğe rağmen beyefendi diye hitap edilmesi mi? Bir yandan ayakta alkışlarken bir yandan için için gülmek mi? Bir kafeye alınmamak mı? Hastanede tedavi edilmemek mi? Onursuz, gurursuz sayılmak mı? Hep bir komedi malzemesi olarak algılanmak mı? Şiddet dediğiniz nedir? Ona göre cevap vereyim.
»Hepsi… Peki genelleme yapacak olursak trans kadınların en önemli sıkıntısı nedir?
En büyük sorun kendimizi bile tanımlayamıyor olmamız. Transseksüellik ne demek bilmeyen translar var. Çünkü bizde bu toplumda yetişiyoruz ve bu toplumun yargıları ile büyüyoruz. Varoluşunun günah/ayıp/yasak olduğunu düşünen insanlardan; özgüven, haklarını talep etme, kendini koruma gibi beklentilerde olmak zaten mümkün değil. Bu sebeple haklarımızı elde edebilmek için örgütlü mücadele içerisinde olmamız gerekiyor. Fakat örgüt kelimesi bile çok başka anlamlara geliyorken biraz zor gibi durumumuz.
»Siz BBC tarafından 2016’nın en başarılı 100 kadınından biri seçildiniz. Bu ne anlama geliyor?
Bu, hem benim için hem de trans kadınlar için bir adım daha attığımız anlamına geliyor. Çünkü o listedeki tek trans birey benim. BBC’den gelen ekip, ‘başarmış’ kadın hikâyelerine yer verdiklerini, benim de hem yaptığım sosyal sorumluluk projelerimden dolayı, hem de oyunculuk kariyerimle başardığımı düşündükleri için bu projede olduğumu söylediler. Özellikle Matmazel Coco, Trans Misafirhanesi ve şu an provada olduğum Küründen Kabare isimli oyunum ile ilgilendi.
»Ufukta sizin için güzel günler görünüyor, ne dersiniz?
Kesinlikle! Umut benim içimde her zaman her durumda mevcut. Zaten umudum olduğu için ayaktayım. En kötü durumu bile olağan karşılarım. Nasıl olsa bitecek nasıl olsa geçecektir. Ve sanırım çok şanslıyım; en dibe battığım zamanlarda bile mutlaka umut ışığını görürüm.
KAYNAK: birgun.net 30.11.2016
|
|
Eklenme Tarihi : 11.12.2016 |
Haber Editörü : PikeAS |
«« GERi
|
Bu haber 328146 kez okundu.
|
Haberi Paylaş |
Face
|
Blog
|
Frien
|
Mysp
|
Twit
|
|
Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan gabile.com sorumlu tutulamaz.
Habere Yorum Yaz |
Bu habere yapılmış bir yorum bulunmamaktadır |
Yorum yazmak için login olunuz
|
|