Marjinal çıkışlarıyla gündeme oturan CTP milletvekili Doğuş Derya eşcinsellerin evliliğinin şu anki yasaya aykırı olduğunu ancak kendisinin bu evliliği savunduğunu ifade etti.
"Doğması, yürümeye başlaması ve beslenmesi gibi her türlü maddi ve manevi desteği yapıyorlar. Aile torun derken ve bu süreç böyle devam ederken bir ömür evlatlara harcanıyor. Sizce annenin soyadını vermeye hakkı yok mu?"
"Birçok milletvekili potpuri yaparak çıkıp her konuda her şeyi biliyormuş gibi kürsüden sürekli konuşmalar yapıyor. Tarımdan batıp dış politikadan çıkıyor. Bunları doğru bulmuyorum çünkü bu durum aslında hiçbir konuyla layıkıyla ilgilenmediğimiz manasına geliyor"
ÖZGE KİZİR
Marjinal çıkışlarıyla gündeme oturan CTP milletvekili Doğuş Derya eşcinsellerin evliliğinin şu anki yasaya aykırı olduğunu ancak kendisinin bu evliliği savunduğunu ifade etti. Yapılan eleştirileri biraz artniyetli bulduğunu kaydeden Derya, “Bir Avrupa birliği ülkesi olduğunuzda o uyum kendini ister istemez getiriyor. UNESCO`nun kitaplarında kişiye cinsiyet ayrımı yapılmamaktadır. Biz de bu durumdan yararlanarak kadın erkek kelimelerini kaldırdık ve kişi olarak kullandık" dedi.
Kartal Harman`ın sunup yönettiği "Ayaküstü 1 Saat" programının geçtiğimiz akşamki konuğu Cumhuriyetçi Türk Partisi - Birleşik Güçler (CTP-BG) Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya oldu. Aile Yasasını değerlendiren Derya, yasanın, çocuk hakları olmak üzere aile haklarını da genişleten bir yasa olduğu ve bu yasa için 6 ay boyunca hazırlık yapıldığını ifade etti. Derya, "Tanınmamış bir ülke olduğumuz için bunun gibi birkaç yasa raflarda bekliyor. Müzakereler gayet güzel gidiyor ve biz de yasalarımızı demokratikleştirmeye çalışıyoruz" dedi. Eşcinsel evlilik ile ilgili söylentilerin oluştuğuna dikkat çeken Derya, bu durumun bir kamuoyu algısı olarak biçimlendirilmeye çalıştırıldığını vurguladı. Kadınların soyadı kullanımı ile ilgili yapılan eleştirilere değinen Derya, "Son 1-2 sene içerisinde bana ulaşan, ‘Ben soyadımı kullanmak istiyorum’ diyen kadınlarımız var. Sadece evlenme durumunda değil, boşanma durumunda da kızlık soyadını kullanması için erkekten izin alması gerekiyordu. Boşanan kadın çocuk sahibiyse her şekilde soyadını ispatlamak zorunda kalıyordu. Bu sorunları dış ülkelerde yıllarca tartışmıştır. Bizde Avrupa ülkelerine bakarak yapılan maddeleri genişlettik. Artık eşler boşanmanın ardından izin almak zorunda kalmayacak. Bu durumla beraber evlenen eşler nikâh memuruna müracaat ederek iki soy ismini de kullanabileceklerdir" şeklinde konuştu.
“Çocuklara 2 soyadı verme konusunda karışıklık yaşanmayacak”
İki soyadı kullanan eşlerin çocukları olması durumunda ve ilerleyen zamanda çocukların evlenerek soyadı karışıklığın yaşanmaması için çocuğun seçtiği anne veya babasının soyadından birinin kullanımının kendi kararına kaldığını ifade eden Derya, böylece evlenecek olan çocukların, çocuklarına soyadı vermesi durumunda karışıklığın yaşanmayacağını ifade etti.
"Erkeklerin bu konuda empati yapmalarını istiyorum"
25 yaşına kadar kadınların bilindik bir soy isimle olduğunu, nikahın ardından değişimin yaşanmasının zorlu bir süreç olduğunu ifade eden Derya, erkeklerin bu konuda empati yapmasını istediğini belirtti. Derya, "İnsan haklarıyla demokrasiyle bunun ne bağlantısı var. Erkeklerin bu konuda empati yapmalarını istiyorum. Bir kadın hamile olduğundan itibaren ayak şişmesi, bulantı gibi şeyler yaşıyor. Doğması, yürümeye başlaması, beslenmesi, ilkokul, ortaokul, lise üniversite her türlü maddi ve manevi desteği yapıyorlar. Aile torun derken ve bu süreç böyle devam ederken bir ömür evlatlara harcanıyor. Sizce annenin bir soyadını vermeye hakkı yok mu?" dedi.
"Bu konuda çok fazla karalama yapılıyor"
Soyadı konusunun çok fazla abartıldığını ifade eden Derya, yapılan ve istenilen tek durumun kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olarak insan haklarından faydalanması olduğunu vurguladı. Derya, "Bu konuda çok fazla karalama yapılıyor. Biz feminist bir tutum içinde bir tavır sergilemiyoruz. Oluşturulan tek durum erkek ve kadının eşitliğidir" dedi. Ülkenin insan hakları konusunda kötü durumda olduğunu ifade eden Derya, ülkenin bu konuda ilerleme kaydettiğini ve feminist kelimesinin bu konuda farklı bir bakış açısı yarattığını vurguladı.
"Sadece kız çocuklarını değil erkek çocuklarını da koruyabilelim"
Derya, "Şuan ki kullanan yasalara göre 18 yaşından küçük kadın ve erkek evlenemez. Ancak olağanüstü koşullarda 16 yaşından büyük 18 yaşından küçük kız çocuğu evlenecekse vasisinin onayı gerekir. Düşüldüğünde kız çocuğu çocuk tamam ama erkek çocuğu çocuk değil midir? Bu yüzden kadın erkek lafları yerine kişi kullanımı yaptık. Sadece kız çocuklarını değil erkek çocuklarını da koruyabilelim" dedi.
“Nafaka 18 yaşında bitmemeli…”
Nafaka konusuna da değinen Derya, 18 yaşında biten nafaka süresinin yetersiz olduğunu, çocuğun eğitim hayatını bitirmesinin ardından nafakanın kesilmesinin daha doğru olacağını belirtti. Çocukların anne ve babalara velayet konusunda da konuşan Derya, çocuğun sadece annesine verilmesi gerektiğinin yanlış olduğunu kaydederek, "7 yaşında veya 7 yaşından büyükse çocuk en azından çocuk psikoloğu çocukla görüşsün ve kiminle beraber kalmak istediğiyle ilgili eğilimleri tespit etsin. Böyle bir yasa maddesi yaptık. Bununla beraber sosyal hizmetler dairesinden görüş alınsın ve öyle karar verilsin" dedi. Derya, iki taraf içinde araştırılma yapılması gerektiğini vurguladı.
"Kadın kadındır, çiçek babandır"
Derya, geçtiğimiz günlerde araştırmacı Yazar Nazım Beratlı ile arasında geçen “karı” polemiğine ilişkin de şunları söyledi: “İki yasa döneminde de eleştiriler aldım. Nazım Beratlı konusunda feministlerin yürüttükleri bir kadın kadındır kampanyası vardır. ‘Kadınlar çiçektir’ denildiğinde, ‘kadın kadındır, çiçek babandır’ denilir. Böyle bir slogan vardı ve sürekli kadınlar tarafından kullanılırdı. Beratlı`ya çok yorum yapmak istemiyorum ama karı kelimesini küfür olarak kullanmadığını belirtmişti. Kampanyayı da hakaret olarak kabul etti. İnsan olarak çok sevdiğim bir kişidir ama bir kişiyi insan olarak sevmek onun nefret söylemlerini kabullenmeyi gerektirmez."
“Dananın koptuğu yer burası”
Ceza yasası konusunda da aynı durumun yaşandığını ifade eden Derya, "İnsan haklarına, sürekli engellenmesi gereken bir şeymiş gibi yaklaşılıyor. Bizde maalesef herkesin kendi düşüncesi ifade etme özgürlüğü adı altında aynı görüşte olmadığınız kişilere karşı ifadeler kullanmak nefret söylemidir. Dananın koptuğu yer aslında burasıdır. İnsanlara kendi görüşlerini zorlama durumudur” dedi.
"Nutuk atıyorsunuz ve halkı kandırıyorsunuz demektir"
Meclis oturumlarda vekillerin her konuda fikir beyan etmelerini de eleştiren Derya, “Şuanda görev yaptığım mecliste sadece bir konuya bağlı değilim, kamu yasası komitesinde de görev yapıyorum. Birçok milletvekili potpuri yaparak çıkıp her konuda her şeyi biliyormuş gibi kürsüden sürekli konuşmalar yapıyor. Tarımdan batıp, dış politikadan çıkıyor. Bunları doğru bulmuyorum çünkü bu durum aslında hiçbir konuyla layıkıyla ilgilenmediğimiz manasına geliyor. Sadece birkaç tane gazete haberinden yola çıkarak orada birazcık nutuk atıyorsunuz ve halkı kandırıyorsunuz demektir" dedi.
"Kadın erkek kelimelerini kaldırdık ve kişi olarak kullandık"
"İnsan hakları ikincil bir mesele olmamalıdır. İnsan hakları önceliklidir ve ben Kıbrıs’ı adil ve demokratik bir ülke olarak görmek istiyorum. Feminist tavrımdan dolayı gündemde oluyorum" diyen Derya eşcinsellerin evliliği konusunda da şunları söyledi: "Şu anki yasaya göre aykırı bir evliliktir fakat ben evliliğin olmasını savunuyorum. Yapılan eleştirileri de olmadık şeyler çıkarıp da biraz art niyetli çalışmalar olarak görüyorum. Bir Avrupa birliği ülkesi olduğunuzda o uyum kendini getiriyor. UNESCO`nun kitaplarında kişiye cinsiyet ayrımı yapılmadan kullanılmasındandır. Bu durum kişinin toplumunda bir yeri olduğunun bir göstergesidir. Biz de bu durumdan yararlanarak kadın erkek kelimelerini kaldırdık ve kişi olarak kullandık" dedi.