Çukurovalı LGBT’ler İntihara Yol Açan Homofobik Ahlakı Kınadı
Hükümetin ayrılıkçı söylemlerini ve uzlaşmaz tavrını daha da keskinleştirdiği bugünlerde, hayata tutunamayan 22 yaşında bir erkek eşcinsel yaşama veda etmeyi seçti
Çukurovalı LGBT’ler bir eşcinselin daha hayatına mal olan homofobik ahlakı kınadı.
Çukurova bölgesinde ikamet eden LGBT’ler, bir süredir direniş halinde oldukları Adana Atatürk Parkı’nda basına ve direnişçilere “Homofobik/Transfobik Cinayetlere Son!” çağrısında bulundular.
Aile baskısı ve dışlanma nedeniyle, 13 Haziran 2013 tarihinde intihar eden 22 yaşındaki erkek eşcinsel Cenk’in ailesinin ısrarlı homofobik tutumu ve onun beslendiği homofobik/transfobik ahlakı ifşa etmek amacıyla, 15 Haziran 2013 tarihinde saat 19:00’da Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi tarafından bir basın açıklaması gerçekleştirildi.
Atatürk Parkı direnişçilerinden oluşan yaklaşık 150 kişilik kitleye seslenen grup, Cenk’in ölümünün dolaylı sorumluları olarak ailesini gösterirken, “eşcinsel/transseksüel kanlarıyla kirlenmiş” toplumsal ahlakı lanetledi. Tüm nefret suçlarının sona ermesi ve suçlularının derhal yargılanması talebinde bulunan Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi, direniş parkındaki kitleyi homofobik ve transfobik söylemlere karşı duyarlı olmak konusunda aydınlattı. Bu içi boş nefretin toplumsal barışın önündeki önemli engellerden biri olduğuna da değinen grup, gerçek barışın toplum içindeki tüm bireylerim eşitlik ve özgürlüğüyle sağlanabileceğinin altını çizdi.
Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi üyeleri basın açıklamasının ardından gökkuşağı desenli yaka kartları ve “Eşcinsel/transseksüel kanlarıyla kirlenmiş ahlakınız batsın!" yazılı pankartlarıyla protestolarını gün boyu sürdürdüler.
Cenk’e huzur, ölümünün dolaylı sorumluları olan ailesi ve yakınlarına biraz vicdan dileyen Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi üyelerinin Adana Atatürk Parkı’nda yaptığı basın açıklaması şöyle:
“Gizlenirsek onurlu yaşam hakkımız gasp ediliyor; açılırsak ölüm kalım savaşıyla burun buruna geliyoruz”
“Türkiye’de yaşayan Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transseksüeller olarak sürekli bir nefret ve şiddete tanık olmaktayız. Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliklerimiz nedeniyle yaşadığımız baskılar, bizi ya gizlenmeye ya da açılarak mücadeleye mecbur kılmaktadır. Bazen direkt olarak hayati tehlike nedeniyle bazen de işimizi, arkadaşımızı ya da ailemizi kaybetmek korkusuyla gizlenmek zorunda bırakılmamız onurlu yaşam hakkımızı açıkça elimizden alırken, bunun karşısında durmak ve açılma cesareti göstermek ise bizi bir ölüm kalım savaşıyla burun buruna getirmektedir.”
“LGBT intiharları toplumsal cinayettir”
“Bildiğiniz gibi ülkemizde insanlar, eşcinsel, travesti yahut transseksüel olduğu için neredeyse her gün öldürülmekteler. Gazetelerin üçüncü sayfaları bu sözümona “marjinal” kimliklerin trajik hikayeleriyle doludur. Ancak gazetelerde yazılmayan bir tür cinayet daha vardır; Toplumsal Cinayet. Bu cinayetler kendini masum bir İNTİHAR şeklinde gösterse de bunun temelinde homofobik /transfobik nefretin olduğu gerçeği su götürmez.”
“Dışlama/aşağılama politikası da şiddettir”
“Toplumun birey üzerindeki dayatmacı tutumu ve dışlama/aşağılama politikası onu öldürmenin edilgen gibi görünen, ancak eşit şiddette etkili bir biçimidir. Bu bir nevi dolaylı cinayettir ve maalesef ki böylesi bir cinayet iki gün önce yine yaşanmıştır. Eşcinsel olduğu ailesi tarafından bilinen Cenk isimli bir arkadaşımız, yıllarca ailesinin ve akrabalarının homofobik söylemlerine maruz kalmış ve sonunda evini terk etmeye zorlanmıştır. Yoğun bakımda bulunan öz kardeşiyle bile “TOP” olduğu gerekçesiyle görüştürülmeyen 22 yaşındaki bu genç arkadaşımız, başka bir şehirde bir süre hayata tutunmaya çalışmış, ancak hükümetin ayrılıkçı söylemlerini ve uzlaşmaz tavrını daha da keskinleştirdiği bugünlerde, belki biraz da buna bağlı olarak, yaşama hakkından vazgeçmiş ve kendi elleriyle ölümünü hazırlamıştır. Elbette ki intihar, kişinin kendi seçimidir. Ama bireyleri bu seçime zorlayan toplumsal etkenler daima vardır. Cenk arkadaşımızın ‘hayata veda etmesi’ndeki en önemli etkenin aile baskısı olduğu arkadaş çevreleri tarafından da açıkça dile getirilmiştir.”
“Transfobik/homofobik nefret cinayetlerinin sorumlarının bulunsun ve yargılansın”
“Biz Adanalı LGBT’ler ve Atatürk Parkı Direnişçileri olarak kendi doğurduğu yavrusuna sahip çıkmaktan utanmış bu aileyi ve onların evlat kanıyla kirlenmiş ahlaklarını kınıyoruz! Olay bir intihar olduğu için yasal olarak bir suçlu arama şansımız yok. Ama biliyoruz ki bu bir dolaylı cinayettir. Ve suçlu, gelenek görenek maskesi altında vahşi bir canavar gibi aramıza sızan ve toplumsal birliğimize karşı büyük bir tehdit oluşturan homofobik/transfobik ahlaktır. Bu ahlak, evlerimizde, okullarımızda, işyerlerimizde, siyasilerin kürsülerinde her gün yeniden yaratılmakta ve neredeyse kutsal bir anlama bürünmektedir. Biz bu ezberci nefretin bir an önce durmasını, tüm transfobik/homofobik şiddet mağdurlarının haklarının savunulmasını, LGBT bireylere karşı olanlar da dahil tüm nefret cinayetlerinin sorumlarının bulunmasını ve yargılanmasını talep ediyoruz.”
“Gerçek barış, toplum içerisindeki bütün bireylerin özgürlüğü ve eşitliği ile mümkün olacaktır”
“Ve burada bizi dinlemekte olan bireylerden, kendilerini ve çevrelerini bu içi boş nefretten arındırmaları için bilinçlenmeye çağırıyoruz. Biliyoruz ki gerçek barış, toplum içerisindeki bütün bireylerin özgürlüğü ve eşitliği ile mümkün olacaktır. Bir televizyon programı izlerken, bir radyo haberi dinlerken yahut bir sohbet sırasında duyduğunuz/deneyimlediğiniz homofobik/transfobik söylemleri fark edebilmeniz ve bunlara karşı tepkinizi anında ortaya koymanız bizim için çok önemli. Çünkü belki farkında değilsiniz, ama o sırada oradaki konuşmalardan etkilenen kendini farklı ve yalnız hisseden bir çocuk, ötekileştirilmiş ve hassas bir ergen ya da yaşama tutunmakta zorluk çeken yetişkin bir LGBT birey etrafınızda ve duyduğu o cümleler kendisinde kalıcı yaralar açıyor. Bu yaraların açılmasına lütfen izin vermeyelim!”
“Cenk’in intiharı son nefret trajedisi olsun”
“Cenk arkadaşımıza huzur içerisinde bir uyku ve onun ölümünün dolaylı sorumluları olan ailesi ve yakınlarına biraz vicdan diliyoruz. Umuyoruz ki bu, yaşadığımız ve duyurmak zorunda kaldığımız son nefret trajedisi olur.”
ekonomik bağımsızlık devlet için de bireysel açıdan da gerçek özgürlüktür.maddi nedenlerle aile tahakkümüne,sokağa,fuhuşa mecbur edilen gayler için gerçek sivil toplum kuruluşları harekete geçmelidir.gençler maddi-manevi yardım ihtiyacı içindeler.kolayı seçip ölmeyin çünki o en zor olanıdır Yazan :adana_42aktifBeğen (1 kişi bu yorumu beğendi.)
hiç kimse için hayattan vazgeçmeye değmez. Sizi olduğunuz gibi kabul etmeyen bir aileye sahipseniz, kapıyı çekin çıkın. ailenize açılmadan önce, onların LGBTT bireyler hakkındaki düşüncelerini doğruya yakın bir şekilde tahmin edebiliyorsanız rotanızı ona göre çizin: Hayatınız güvende olacaksa açılın; olmayacaksa ona göre bir strateji belirleyin. Aileniz için bile olsa ekstra çaba sarf etmeyin! Ekonomik bağımsızlığınızı sağlayacak bir işiniz olsun. Bedeninizi satmak zorunda kalmayın. ``Bugün hayatta kalın, yarın savaşmaya devam edersiniz.`` Zamanında ailesi tarafından ``feminen`` davranışları nedeniyle hor görülen bir arkadaşım, çalıştı çabaladı kendi hayatını kurdu. Birzamanlar onu dışlayan ailesi ``ekonomik`` çıkar için onun ağzının içine bakıyor. Dünya, maalesef, böyle bir dünya: Kendinize değil ``onlara`` kıyın! Yazan :risotto34Beğen (4 kişi bu yorumu beğendi.)