6 Aralık Zeki Müren’in doğum günü. Sanatçı yarın, son yıllarını geçirdiği Bodrum’da ve İstanbul’da sevenleri tarafından bir kez daha anılacak
Yarın Zeki Müren’in 79’uncu doğum günü. Müren’in son yıllarını geçirdiği Bodrum’da aylar öncesinden doğum günü kutlamaları için hazırlıklar yapıldı. Burada sanatçının doğum ve ölüm günü hiç unutulmuyor. Konserler düzenleniyor, mevlid okutuluyor, anma toplantıları yapılıyor ve neredeyse tüm Bodrumlular sözleşmişçesine bu etkinliklere katılıyor…
Müren’in ölümünün üzerinden 14 yıl geçti. Ancak o, tüm Türkiye’nin ‘Sanat Güneşi’ olsa da Bodrumlular, her fırsatta Bodrum’u Bodrum yapanın ‘Paşa’ları olduğunu söylüyor ve Müren’e minnet duyuyor. Bunun yanında tüm servetini vakıflara bağışlamış olması ve evinin de Zeki Müren Sanat Müzesi olarak halka açılmasının etkisi büyük.
Senelerce o evin önünden geçen, bahçeden Paşa ile selamlaşan Bodrumlular o evi şimdi müze olarak ziyaret ediyor. Müzenin yurtdışından bile misafirleri var. 10 yıl önce açılan müzeyi geçen yıl 57 bin kişi gezmiş. Bu yıl ise 42 bin 750.
Müzeye girince kendinizi Zeki Müren’in başrolünü oynadığı bir Türk filminin içinde hissediyorsunuz. Simli terlikleri ve renkli pijaması pembe yatak odasındaki yatağının üzerinde katlanmış duruyor. Fotoğraflarından, filmlerinden, sahnesinden alışkın olduğumuz pullu payetli çizmeler, ayakkabılar, kostümler camlı dolapların içinde sergileniyor. Sanat Güneşi’nin son üç yılını neredeyse hiç dışarı çıkmadan ve yardımcıları dışında hiç kimseyi kabul etmeden geçirdiği bu evin oturma odası nazar boncuklarıyla dolu.
Nazara çok inanırmış...
HÜZÜN DOLU RESİMLER
Üst katta ise ilk gençlik yıllarında yaptığı resimler var. Sanatçı resimlerine ‘Aşkımı Çorak Bırakma’, ‘Unutmayacaktın Hani’, ‘Her Sabah Ağlarım’, ‘Çiçekler Hep Çilelidir’ gibi yalnızlık ve hüzün dolu isimler vermiş.
Tıpkı kostümlerine verdiği gibi...
Zaten onu yakından tanıyanlar, en neşeli anında bile içinde bir yerde hep bir kırgınlık ve hüzün olduğunu söylüyor. Evinden dışarı çıkmadığı son üç yıl, sevdikleriyle telefonla konuşarak ve kendi filmlerinin videolarını seyrederek geçirdiğini anlatıyor Arif Tombul (35). 16 yaşındayken tanıştığı Zeki Müren’in altı yıl boyunca kargo işlerini yapan Arif, “O videoları seyrederek eski günleri anar, anılarını taze tutardı” diyor. Bir de hayranlarından gelen çuvallar dolusu mektupları yanıtlarmış. Müren’in İstanbul’dan gelen ilaçlarını, kostümlerini, diyet yiyeceklerini hep Arif taşırmış eve ve Paşa’nın kimselerle görüşmediği dönemde evine girip çıkan ender isimlerden biriymiş. Arif, en çok Müren’in demolarını getirdiği ancak çıkarmaya ömrünün yetmediği son şarkılarının akıbetini merak ediyor. Türk Müziği’ni seven Arif’e ölmeden önce bir tavsiyede de bulunmuş Müren: “Mutlaka ayna karşısında şarkı söyle…”
Bir de Müren’in TRT İzmir Televizyonu binasına giderken ilaçlarını almadığı söylentilerine farklı bir bakış açısı getiriyor: “Bence fazla ilaç içti. Kendisini anlattığı şiirine bakın: ‘62 en büyük aşkım, 62 en deli gönlüm, 62 en neyse... Bindokuzyüz bilmem kaç veda kara dünyaya’ diyor. 2000 demiyor yani, biliyordu. Zaten sık sık ölümü özlediğini söylüyordu. Kimseyle de vedalaşmadı.”
“Vedaları sevmem” derdi...
Modacısı Muzaffer Çaha, yayın öncesi beyaz ve siyah kostüm arasında tereddüt ettiğini sonra siyahta karar kıldığı da söylemişti… En çok orada ölmeyi isterdi.”
İlk sahneye çıktığı yerdi...
Arif bir de Müren’in son üç yılında kapısından çıkmasını bekleyen gazetecilerden şikayet ediyor: Paşa, ‘Bir bacağımı görmek için bana 10 bin dolarlar teklif ediyorlar’ diyordu. Çok rahatsızdı bu durumdan.”
Bitişikteki Angora Otel’in sahibi Şükran Çakar 85 yılında tanışmış Zeki Müren’le. Şükran Hanım kendisinden küçük olduğu halde dört çocuk annesi olduğu için Müren ona “Anne” dermiş.
Son yıllarında Şükran Hanım da hiç görmemiş Müren’i. Ta ki 24 Eylül 1996 gününe kadar... O gün TRT çekimi için evden çıkacağı bilindiğinden bir gazeteci ordusu varmış kapıda. Zeki Müren şoförü Hüseyin’e peruk taktırıp önden yollamış. Gazeteciler Hüseyin’in peşinden giderken, kendisi ağır adımlarla çıkmış kapıdan. Kısacık bir an göz göze gelmişler.
O da son görüşü olmuş zaten...
İSRAİLLİ ÇOK ZİYARETÇİMİZ VAR
AYSER ÖZBULUT (Zeki Müren Sanat Müzesi Yöneticisi)
Müze açılalı kaç yıl oldu?
- 2000’de açıldı. Zeki Müren’in hayranları yaz kış bu evi boş bırakmıyor. Hatta düzenli olarak her yıl birkaç kere gelen, dua okuyan, Zeki Müren’le dertleşenler bile var.
Sanatçılar arasında burayı ziyaret eden var mı?
- Tabii. Müzeyyen Senar sağlıklı olduğu günlerde geliyordu. Emel Sayın, Erol Evgin, Levent Kırca, İzel, Nalan Altınörs, Zekai Tunca, Yıldırım Bekçi ilk aklıma gelen isimler. Halit Kıvanç ve Erkan Yolaç her yıl mutlaka ziyaret ediyor. Üstelik kendi özel arşivlerinden buraya bağışta da bulundular. En son Erol Evgin fotoğraf bağışladı.
Müzeye gösterilen bu ilginin hep taze kalmasını neye bağlıyorsunuz?
- Zeki Müren Türk müziğine çok büyük emek verdi. Eşsiz sesi, düzgün Türkçesi, güfteleri, besteleriyle herkesin hayatında özel ve ayrıcalıklı bir yeri olduğunu düşünüyorum. Sadece müzik değil resim alanında da çok başarılı çalışmaları var. Ama tüm bunların ötesinde sağlığında dinleyicileriyle olan iletişimi, hayranlarına olan saygısı, nezaketi, sanatçı duyarlılığı ve yardımseverliliği onu dinleyicisinin kalbinde bambaşka bir yere koydu. Burada kendisine gelen hayran mektupları var. Hepsini saklamış. İnsanlar en özel dertlerini, sıkıntılarını büyük bir içtenlikle onunla paylaşmış. Ve Sayın Zeki Müren hepsine tek tek yanıt vermiş. O zaman bilgisayar, cep telefonu yok. Bunun ne kadar büyük bir özveri olduğunu herhalde tahmin edebilirsiniz. Mektup yazmış, postalamış.
Yurdışından ziyaretçi var mı?
- Var tabii. Özellikle İsraillerin hayranlığı beni çok şaşırttı. Çünkü içlerinde Zeki Müren’in yüzünü koluna, sırtına dövme olarak yaptıranları da gördüm.
BODRUM VE İSTANBUL’DA ANMA GECELERİ
Zeki Müren’in doğum günü yarın Bodrum Kaymakamlığı ve Zeki Müren Sanat Müzesi tarafından düzenlenecek anma konseriyle kutlanacak. ‘Zeki Müren Film Şarkıları’ konseptli konser Zeki Müren’in Sanatını ve Müziğini Koruma ve Yaşatma Derneği Türk Müziği Topluluğu tarafından gerçekleştirilecek. Ahmet Sabancı’nın yöneteceği konser Oasis’te bulunan Nurol Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Bir anma da İstanbul’da var: Mega Müzik tarafından Beyoğlu Hayal Kahvesi’ndeki anma ve Zeki Müren bestelerinden oluşan Mine Geçili albümünün tanıtımı yapılacak.
iyiki dogmussunuz pasam.iyiki turkiye sizin gibi bir sanatciya sahip.herzaman kalbimizdensiniz isminiz sanatiniz hatiralariniz herzaman canli taptaze hala konusuluyor ve hatirlaniyorsunuzz.nesillerce de boyle devam edecek.bir cok yeni sanatciya yol gosterici ornek teskil ettiniz.sanatinizla yaptiginiz hersey icin size sonzuz tesekkur borcluyuz.ruhunuz sadolsun.yuce rabbimizin lutfu uzerinizde olsun.sizi saygiyla aniyoruzzzzz. Yazan :turkgayamericaBeğen
RABBİMİZ RAHMET ELİNİ SİZİN ÜZERİNİZDEN ESİRGEMESİN. YATTIĞIN YER NUR OLSUN.BÖYLESİNE KENDİNDEN EMİN ATTIĞI SAĞLAM ADIMLAR DURUŞUNDA TAVIRLARINDA DÜŞÜNCELERİNDE ÖZEL HAYATINDA VE SAHNE KIYAFETLERİNDE DÖNEM HÜKÜMETLERİNE KARŞI ALINAN RADİKAL KARARLAR. YARIM ASRI BULAN SANAT HAYATINDA 600 Ü AŞKIN KASET VE PLAK DOLDURDU.YÜZLERCE BESTE GÜFTE DESEN ÇALIŞMALARIYLA BÜYÜK BAŞARILARA İMZA ATTI.SİZİ ANLATMAYA SAATLER YETMEZ SİZİN HAYRANINIZ OLMAK BİZLEREBİR GURUR VE ONÖR VERİYOR... Yazan :tom_crus23Beğen
zeki Müren`in yarım kalan şiiri var biliyorsunuz. Hatta ölmeden önce bunu TV`de canlı olarak okumuştu ve tamamlayamadan vefat etmişti. Bu şiirde, Zeki Müren son dizelerde şöyle der. BAK SONU GELMEDİ BİTMEZ ÇİLEMİN. ELVEDA BOŞ DÜNYA, ARTIK ELVEDA. Bazen bahsettiği çilenin, ne olduğunu merak ederim. Acaba, yaşadığı hayatı, bir çile olarak mı niteliyordu? yaşadığı hayatın ne kadar mükemmel olduğunu biliyoruz. Kendi yaradılışından mı bahsediyordu? Bunca yaşanmış yılların ardında geriya kalan, çile miydi? Ne demek istemişti? Yazan :CalgaryBeğen
Allah rahmet eylesin gönüllerin Paşasına. Yazan :kayseridreBeğen